15 Temmuz 2008 Salı

POSTMODERNİZM

POSTMODERNİZM

Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda modern dönemin yapısına uymayan yeni oluşumların ortaya çıktığını görmekteyiz. Modernizmin sunduğu kalkınma/ilerleme/gelişme, barış, insan hakları, eşitlik, özgürlük gibi idealler söylem olmaktan öteye geçememiştir. Böylelikle modern yaşam ve düşünce sorgulanmaya başlamıştır. Batı öncülüğünde modernizme dayalı kurulan dünya düzeninde insanlar iddia edildiği/vaad edildiği gibi daha huzurlu, barış içinde,insan haklarının teminat altına alındığı bir şekilde yaşayamamışlardır.Sanayileşme ve teknolojik gelişmenin ekolojik dengede oluşturduğu tahribat insanların geleceğini tehdit eder hale gelmiştir.Siyaset,sanat ve bilimin sadece egemen sınıf lehine işliyor olması dünya toplumlarında kıpırdanmalara yol açmıştır.Bu noktada postmodernizm doğmaya başlamıştır.Postmodernizm son 15-20 yıldır düşünce dünyasında tartışılır bir yaklaşım olmuştur.Modernizme tepki olarak ortaya çıkıp 1950 lerin sonlarından itibaren kendinden söz ettirmeye başlayan postmodernizm 1980’lerin başlarında yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.İlk kez postmodern kavramını 1933 yılında Arnold Toynbee Bir Tarih İncelemesi kitabında kullanmıştır. Arnold Toynbeee’ye göre I.Dünya Savaşı ile modern dönem sona ermiş ve bundan sonraki dönem postmodern dönem olmuştur.Postmodern söylem bugünkü çerçevesi içinde öncelikle Amerika’da ortaya çıkmıştır.Tarihsel olarak bakıldığında postmodernizm askeri ve iktisadi Amerikan hakimiyeti akımının üst yapısal ifadesi yada Avrupa merkezciliğinin sonu olarak doğmuştur. Postmodernizmin en çok tartışılan yönü kavramın tanımlanması aşamasıdır.İngilizce’de post bir ön ektir ve sonra anlamına gelmektedir.Bu bağlamda postmodern,modern sonrası veya ötesi anlamına karşılık gelmektedir.Postmoderniteye dair 2 ayrı yaklaşım vardır.Birinci yaklaşımı benimseyenler postmoderniteyi moderniteye karşı geliştirilmiş bir eleştiri olarak kabul ederler. İkinci yaklaşımı benimseyenler ise postmoderniteyi moderniteden türemiş ve modernitenin bir sonucu olarak değerlendirirler.Şüpheciler ve Olumlayıcılar olarak ikiye ayrılan postmodernist düşünürlerden olumlayıcılar modernizme karşıt olsalar da her düşüncesine olumsuz bakmazlar.Şüpheciler ise modernizmin en ufak ayrıntısına dahi karşı çıkarlar. Postmodernistlere göre Aydınlanma Çağı bilime,akla duyduğu sonsuz güven ile birlikte bilimin ve aklın insanların her türlü sorununu çözeceğini varsaymış ama birçok gelişmeye rağmen hatta bu gelişmeler sebebi ile savaş,açlık,yoksulluk,kargaşa,çatışma gibi sorunlar giderilememiştir.Bu durum toplumların bilime, akla güvensizliğini oluşturmuştur.Postmodernistler akılcılığı eleştirirken özellikle Hiroşima’ya atıfta bulunurlar ve insanları iyiye götürmek yerine kaosa/çatışmaya ve acıya/kötüye götürdüğünün altını çizmektedirler.Teknolojinin gelişmesi iki büyük dünya savaşını,soykırımı,kitlesel ölümleri ,nükleer tehdidi de beraberinde getirmiştir.Bu gelişmeler Batı kültür ve uygarlığına karşı güvensizlik oluşturmuştur.Ayrıca quantum fiziğinin getirdiği belirsizlik kuramı,Einstein’in ortaya attığı Relativite kuramı ile dünyanın bir sistemler karmaşasından oluştuğu ve tüm dünyanın durmadan genişlediği tezinin ortaya atılması,evrensel değişmezliğe olan inancı yıkmıştır.Bu bilgiler ışığında postmodernizm evrenin bir kaos olduğunu ve bu kaosa bir anlam verilemeyeceğini ve de hiçbir formülle açıklanamayacağını iddia eder. Postmodernistlere göre modernizm ile dünya yaşanılamayacak bir hale gelmiştir.Aydınlanma Çağı’ndan beri insanlar bilim alanında baş döndürücü gelişmeler sağlamışlardır.Ancak Aydınlanma’nın vaad ettiği yeryüzü cenneti bilime dayalı olarak teknolojinin gelişmesi ile yeryüzü cehennemine dönüşmüştür.Postmodernizm özü itibariyle modernizmin vaad ettiği olumlu her şeyin yerini bulamaması sonucu doğmuştur.Postmodernizm toplumsal,kültürel,eknomomik,siyasal,ideolojik tarih içinde modernizmin ilkelerinin ve uğraş alanlarının artık işleyemediği ama yerlerine tam anlamı ile yeni bir değerler sistemini de koyamadığı bir geçiş döneminin zirvesidir.Postmodernizm tartışmaları modernist sanat biçimlerinden koptuğu iddia edilen mimari,edebiyat,resim alanlarında yeni Postmodern kültür biçimlerinin işaretleri olarak başlamıştır.Postmodernizm tartışmaları 3 farklı yaklaşımdan kaynaklanır.Birincisi;içinde gelecek kestirimleri de olan yeni durum yada aşama saptamalarıdır.Amaç geçmişteki ve şu andaki farklılıkları ortaya koymak ve bu farklılıklar ışığında gelecekle ilgili kestirimler/saptamalar yapmaktır.Bu yaklaşımın en iyi örneklerinden biri Marksizm’dir.Marksizm bugünü değerlendirdiği gibi tarihi de kavramak ve açıklamak eğilimi iddiasındadır.Tarihi ve yaşanılan anı açıklığa kavuşturduktan sonra gelecekle ilgili de açıklamalar yapmak eğilimindedir.Postmodernistlerde böyle bir açıklamayı teknolojik gelişmeye bağlı olarak yapmaktadırlar.Birinci yaklaşımda teknoloji ve teknolojik gelişme süreci toplumu ve toplumun geleceğini belirleyen ana değişkendir.İkincisi;kültür ve özellikle sanatsal estetik sorunlarıdır.Modern dönemin sanat estetiğinin artık değişmesi kanaati yaygınlaşmıştır.Üçüncüsü;bilime ve bilgiye dayalı yaklaşımların radikal bir kritiği ya da epistemolojinin sorgulanmasıdır.Epistemolojiyi sorgularken Aydınlanma Çağı’na atıfta bulunur.Aydınlanma yeryüzü cenneti vaad etmiştir.Bir yanda dinselliği toplum hayatından çıkartıp atarken diğer yandan dini bir kavram olan cenneti seküleştirerek insanlığa vaad etmektedir.Postmodern sanatta anlam inkar edilir.Postmodern sanatçı gerçek hayat ile sanatın bağlarını koparmak düşüncesindedir.Postmodernizm,mimaride geçmişe saygı ile saygısızlığı bir arada bulundurmaktadır.Çoğulculuk esastır.Süsleme ve ayrıntı öne çıkmıştır.Postmodern anlayışta iktisadi hayat üretimden çok tüketime,faydadan çok tasarıma dayanmaktadır.Siyasi bağlamda postmodernizm otoriteye bağlılığın ve saygının azalmasını böylece ferdin kendini ifade etmesinin önemini vurgular.Devlet küçültülmelidir.Hatırlanacağı gibi bireyselliği temel alan modernizm esasında çeşitliliği ve farklılığı da beraberinde getirmesi gerekmesine rağmen tek tipçiliğe doğru bir eğilim içine girmiştir.Enis Batur sanat alanında bu duruma bir örnek olarak müzikte barok çağın yaşandığı dönemde tüm sanatçıların barokun kalıplarına uygun müzik bestelediklerini hatta zamanla bu durumun ülke ve sınırları dahi aştığını belirtmektedirler.Modern çağlarda her alan kurumsallaştırılmıştır.Ortaçağ’da dinin hegemonyası altında olan insanlar artık modern çağın kurumlarının hegemonyası altına girmişlerdir.Daniel Bell’e göre;modernist kültür gündelik yaşamın değerlerine hastalık bulaştırmıştır.Bu hastalık da yukarıda değinildiği gibi bireyler ve kurumlar arasında çözülemez karşılıklı bağımlılıkların oluştuğu tek biçimleştirici düzenin oluşmasıdır.İşte postmodernistler bu noktada tekçiliğe başkaldırmışlardır.Sonuç itibariyle postmodernizm modernizme bir karşıtlık olarak ortaya çıkmıç olsa da modernizme herhangi bir alternatif sunamamaktadır.Dolayısıyla postmodern toplumsal teoriler üretilememiştir.Postmodernizmin en büyük eksikliği bu yöndedir.Buna rağmen postmodernizm özellikle batı dünyasında etkisini artırmakta ve büyük tartışmalara neden olmaktadır.

Hiç yorum yok: