15 Temmuz 2008 Salı

EMPERYALİZM

Emperyalizm veya yayılmacılık, bir devletin veya ulusun başka devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya çalışmasıdır.
Emperyalizm terimi
Latince “imperium” sözcüğüne dayanmaktadır ve diktatörlük gücü, merkezî hükümet, keyfî yönetim metotları anlamına gelmektedir. Bu kullanımının dışında Fransa’da 1830’larda Napolyon imparatorluğuna hayranlık duyanları nitelemek için, 1848’den sonra ise Napolyon III’ün kötü yönetimini ifade etmek için kullanılmıştır. Emperyalizm kavramının kullanımı 1870’lerde İngiltere’de yaygınlaşmıştır.
Konu başlıkları


Genel tanım
Çeşitli kaynaklar emperyalizmi aşağıdaki biçimlerde tanımlamaktadır.
Bir ulus veya devletin sınırlarını genişletmesi.
Bir ulusun kontrolünü diğer halklar üzerinde genişletmesini sağlayan politika ve uygulamalar.
Bir devletin kendi sınırları ötesindeki halklar üzerinde, rızaları olmaksızın, kontrol kurma politikası şeklinde tanımlamaktadır.
Bu tanımlamaların esas olarak genişleme ve kontrol kavramlarına odaklandıkları görülmektedir. Emperyalizmin esnek ve oldukça geniş şekilde kavramsallaştırılması tarihsel değişimin özgün evrelerinin göz ardı edilmesine yol açabilir, çünkü bu tanımlar
Roma imparatorluğu gibi köleci imparatorluklar için geçerli olduğu kadar günümüz uluslararası ilişkilerini de kapsamaktadır. Kavramın ve kuramların özgünlüğünü belirleyebilmek için emperyalizmin tarihsel evrelerinin göz önüne alınması gerekir.

Emperyalizmin Tarihsel Evreleri
Collier's Encyclopedia emperyalizm tarihini üç büyük evreye ayırmaktadır: Birincisi,
16. yüzyıla kadar devam eden ve imparatorlukların genişlemesi ile ilgili olan evredir; ikincisi coğrafi keşiflerle başlayıp 19. yüzyıla kadar devam eden emperyalizmdir —eski emperyalizm olarak adlandırılmaktadır; üçüncüsü yeni emperyalizmdir ve yaklaşık 1880’lerde başlamış ve sömürgelere yeniden büyük ilgi duyulmasına, Asya ve Afrika’nın paylaşılmasına yol açmıştır. Aslında kapitalizmin var olması için sürekli savaş açan bir takım güçler sadece savaşarak kazanılmadığını anlamışlardır.

Kuramsal Yaklaşımlar
1)Muhafazakar Kuram

a)Benjamin Disraeli
1870'li yıllarda İngiltere'de Başbakan Benjamin Disraeli’nin sömürge imparatorluğunu güçlendirme ve genişletme politikalarını tanımlamak için emperyalizm kavramına başvurulmuştur. Böylece emperyalizm, sömürgecilikle eş anlamda kullanılmaya başlanmıştır.
Bu yaklaşıma göre emperyalizm, gelişmiş ülkelerde mevcut durumun muhafaza edilmesi için bir gereklilik ve hak olarak görülür.


b)Marksist Kuram
1900’lerle birlikte Rosa Luxemburg, Rudolph Hilferding, V. I. Lenin ve Nikolai Bukharin basit sömürgecilik yerine ekonomik nüfuzun daha karmaşık şekillerine dikkat çekmişler; pazarların, arz kaynaklarının ve yatırım yollarının hakimiyet altına alınması ile ilgilenmişlerdir.
Pierre Jalée emperyalizmi “uluslararası iş bölümünde, ticarette ve sermaye hareketinde belirli ilişkileri vurgulayan ekonomik bir fenomen” olarak; Richard D. Wolff “bir ekonominin diğer ekonomi üzerinde uyguladığı kontrol araçları ağı” olarak; Paul M. Sweezy , Lenin’i takip ederek, “dünya ekonomisinin gelişiminin bir basamağı” olarak; Richard C. Edwards, Michael Reich ve Thomas E. Weisskopf ise “kapitalizmin uluslararasılaşması” olarak tanımlamaktadırlar. bb

2)Toplumsal - Psikolojik Kuram

a)Joseph Schumpeter
Joseph Alois Schumpeter geniş bir yorumla emperyalizmin kapitalizmden önce var olduğunu ve kapitalizm ve emperyalizm arasında bir ilişkinin bulunmadığını savunmuştur.
Bu yaklaşıma göre , savunma gereksiniminin bir gerekliliği olan savaşçı sınıfın varlığını sürdürebilmesinin bir sonucu olarak emperyalizm ortaya çıkar.
Michael Barrant Brown’a göre emperyalizm “ekonomik yönden az gelişmiş ülkelerin gelişmiş olanlara tâbi olmasını sağlayan ekonomik, siyasal ve askerî ilişkileri niteler. Emperyalizm dünya ekonomisindeki eşitsiz ilişkiler sistemini tanımlayan en uygun kelimedir”.

3)Liberal Kuram
Liberalist (Siyasal Serbestçi) Akım düşünürlerinden John Hobson’a göre emperyalizm kapitalizmin bir takipçisi değil siyasi bir seçimdir. Doğal kaynakların sınırlı olması, harcamaların azaltılması ve kârların en üst düzeylere çekilebilmesi gereksinimi emperyalizmi doğurmaktadır. Hobson’a göre emperyalizm, kapitalizm içindeki yanlış uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Bununla beraber, Hobson da emperyalizmin başlıca nedenleri arasında finans kapitali ifade etmiş ve savaşların savunma sanayi kartellerince desteklendiğini, finans çevrelerinin savaşlardan karlı çıktıklarını tespit etmiştir.

4)Diğer Yaklaşımlar
Emperyalizmin siyasal boyutunu vurgulayan yazarlar farklı tanımlamalarda bulunurlar.
Hans Neisser emperyalizmi “bir ulusun doğal sınırlarının ötesindeki nüfusu kendi siyasal yönetimi altına almak amacıyla bu sınırların ötesinde bir imparatorluk kurma süreci” olarak tanımlar.
Diğer yazarlar ise emperyalizm terimini askerî veya diplomatik baskı ve ekonomik nüfuz gibi dolaylı mekanizmaları da dikkate alarak genişletmektedirler; örneğin
George H. Nadel ve Perry Curtis emperyalizmi “egemenliğin veya kontrolün dolaylı veya dolaysız şekilde genişletilmesi” olarak tanımlarlar.

Hiç yorum yok: